Utku Cevre

Ben Kendimim

İtalyan asıllı Amerikalı yazar ve çizer Leo Lionni'nin çocuk kitaplarını çok seviyorum. Elma Yayınevi, yazarın birçok kitabını Türkçe'ye çevirip bastı, fırsat buldukça oğlumun kitaplığı için ediniyorum ve ona okuyorum. Lionni özellikle kolaj tarzı çizimleriyle ayrışıyor, renkli kağıtları katlayarak ürettiği görseller üzerinden bir dünya kuruyor, bu da yanlarına eklediği basit çizimlerle çok şey anlatma fırsatı sunuyor. Yazarın en sevdiğim kitabı, kesinlikle Pezzettino. Pezzettino, İtalyanca küçük parçacık demek. Hemen altta kitabın ilk sayfasından bir bölümü görebilirsiniz. Görseldeki turuncu kare kahramanımızın ta kendisi.

pezzettino2

Bu güzel öyküde, Pezzettino öylesine küçüktür ki, kendisinin yalnızca kendi başına bir şey olamayacağını, ancak bir başkasının parçası olabileceğini düşünür. Kimin parçası olduğunu araştırmak için de koşan, güçlü olan, yüzen, uçan, dağa çıkan ve bilge olan dostlarına sorar. Her defasında ise üç aşağı beş yukarı aynı retorik cevabı alır:

Bir parçam eksik olsaydı, şu an yapabildiğim şeyleri yapabilir miydim?

Yalnızca bilge olan, ona kimin parçası olduğunu bulabilmesi için bir adaya gitmesini tavsiye eder. Pezzettino adaya gider, ancak ada sadece taşla örtülüdür, üzerinde bir tek canlı bile yoktur. Adada yürürken bizimki takılıp düşer ve onlarca parçaya ayrılır. Ve işte o zaman, kendisinin de küçük parçalardan oluştuğunu anlayarak sevinir. Parçalarını birleştirip arkadaşlarının yanına geri döner ve büyük bir sevinçle, hiç unutamayacağım şu sözü eder:

Ben, benmişim!

Arkadaşları baştan beri bunu biliyorlardır ancak şimdi Pezzettino'nun da bunu anladığını görünce, onlar da sevinir. Final. Şimdi bu öykü bize ne anlatıyor.

  1. Kendimizi ne kadar küçük görsek, beğenmesek ve değersiz bulsak da aslında yalnızca kendimiz olduğumuz için değerliyiz.
  2. Etrafımızda imrendiğimiz ve belki kendimizi kıyaslayarak bizden yukarı gördüğümüz tanıdıklarımız varlığımızdan haberdar, bizi olduğumuz gibi kabul edebilir ve büyük ihtimalle de sevebilirler.
  3. Biz elbette bir bütünün parçasıyız ancak bizi biz yapan parçalar da (duygularımız, tecrübelerimiz, inançlarımız, kişiliğimizin birçok yönü gibi) var. Bunlar ayrı ayrı değerli ve bir parçamız bile eksik olsa fonksiyonel olmakta zorlanırız.
  4. Bazen bir gerçeği idrak edebilmemiz için, ada metaforunda olduğu gibi, biraz içimize dönüp kendimizi araştırmamız gerekir.
  5. "Ben, benmişim!" diyen Pezzettino gibi bizim de kadim olanların dediği gibi "kendimizi bilmemiz" gerekiyor. Yalnızca kendimiz olduğumuz için bile olsa, varoluşumuzun bir anlamı var.

Pezzettino'yu anlamak için biraz Avusturya kökenli Amerikalı psikanalist Heinz Kohut'un Kendilik Teorisi'ne bakmak gerekir. Kendilik Psikolojisi denilen alanın kurucusu olan Kohut, insanın kendisi olabilmesi için kendilik algısını geliştirecek dış nesnelere, yani sosyal bağlantılara ihtiyaç duyduğundan bahsediyor. Bireyin gelişim aşamasında bunlarla bağını da üç ihtiyaçla kuruyor:

narcissus

Mitolojiyle haşır neşir olanlarımız Narcissus'un öyküsünü duymuştur. Sudaki kendi yansımasını o kadar beğenir ki, başka hiçbir şey yapmadan kendine bakar. Bir süre sonra ölür ve bulunduğu yerde bir çiçek biter. İşte nergis çiçeğinin ismi de narsisizm sözcüğü de Narcissus'tan gelir. Şimdi öykünün bir de az bilinen başı var. Ekho isimli güzel sesli bir peri, Tanrıça Hera tarafından kendi sözlerini söyleyememe, yalnız karşısındakinin sözlerini tekrarlama ile lanetlenmiştir. Ekho bir gün ormanda yakışıklı avcı Narcissus'u görür ve ona âşık olur. Narcissus onunla konuştuğunda ise yalnızca onun söylediklerini tekrarlayabildiği için aşkını anlatamaz ve avcı tarafından küçümsenir. Kahrından dağlara çekilir ve geriye yalnız yankısı (eko isminin de nereden geldiğini anlamışsınızdır) kalır. Narcissus'un sudaki yansımasına âşık olması, biraz da Ekho'nun aşkını karşılıksız bırakmasının cezasıdır. Ezcümle, kendinizi sevin ama abartmayın; sizi sevenleri, bazen yalnızca sizi tekrarlıyor gibi görünseler de karşılıksız bırakmayın.

Sevgiyle kalın.

#kişisel_gelişim