Çatışamıyoruz
Gibi dizisinin en komik bölümlerinden biri Vücutçu Yalvaç. Yalvaç'ın doya doya yumurta yediği sahnede geçen "Seni 14 yumurtada durduran şey neydi?" repliği şimdiden hayatın içindeki diyaloglara espri malzemesi olarak girdi bile. Benim bu bölümde en çok güldüğüm sekans ise tank top'u, yanından ayırmadığı 1 galonluk su bidonu ve sürekli terlemesiyle dikkat çeken Yalvaç'ın girdiği aktardan kovulacağı esnada, başkarakterlerden İlkkan'ın Yılmaz'la girdiği diyalog. 1 dakika kadar süren sekansın tamamı aşağıda:
Yılmaz'ın, Yalvaç'ın aktara girme özgürlüğünü ateşli bir biçimde savunduğu bu sahnede İlkkan bir noktada der ki: "Yılmaz, abi bak bu çevrede başka aktar yok, o yüzden bozmayalım aramızı ya". Beni izlediğim her seferinde güldüren Yılmaz'ın cevabı oluyor:
Oğlum, yani bu nasıl bir içten pazarlılık, hesap? Biz Allah'ın aktarıyla niye aramızı iyi tutmaya çalışıyoruz İlkkan ya? Artık her şey internette var, birazcık rahatla kardeşim ya!
Neden aktarla aramızı iyi tutmaya çalıştığımızı bir başka soru üzerinden açayım.
Çatışmadan Neden Kaçınıyoruz?
Bu soruyu cevaplamak için öncelikle beş büyük kişilik özelliği kavramından bahsetmek gerekiyor. 1930'lardan itibaren kişiliği belirleyen kavramları sınıflandırmaya çalışan bilim insanları, bir dönem konuya ilgi kaybolsa da, 1980'lerin ortasında Amerikalı psikologlar Paul Costa Jr. ve Robert McCrae, tüm dünyada kabul gören NEO-PI kişilik envanterini hazırlarken aşağıdaki büyük beşlide her şeyi toparladılar. İngilizce baş harflerinin yan yana gelmesiyle OCEAN olarak da adlandırılan bu özellikler şunlar:
- Deneyim Açıklık (Openness to Experiment): Yüksekse meraklı ve yaratıcı, düşükse geleneksel ve yeniliğe kapalı.
- Sorumluluk (Conscientiousness): Yüksekse planlı ve organize, düşükse dağınık ve erteleyici.
- Dışadönüklük (Extraversion): Yüksekse sosyal ve enerjik, düşükse sessiz ve yalnızlıktan beslenen.
- Uyumluluk (Agreeableness): Yüksekse nazik ve yardımsever, düşükse tartışmacı ve rekabetçi.
- Duygusal Dengesizlik / Nevrotiklik (Neuroticism): Yüksekse karamsar ve kaygılı, düşükse sakin ve duygusal olarak dayanıklı.
NEO-PI zaten yapılandırılmış bir envanter sunarken, nevrotiklik, dışadönüklük ve deneyime açıklık temelli sonuçlarıyla, özellikle işe alımlarda sıkça kullanılıyor.
Costa ve McCrae 1999'da yazdıkları bir makalede bu bölümün başlığı olan soruya da cevap verdiler. Büyük beşliye göre, öncelikle nevrotiklik düzeyiniz yüksekse, çatışma süreci kaygı ürettiği için aslında kaygıdan kaçarken çatışmadan da kaçıyorsunuz. İkincisi ise dışadönüklüğünüz düşük, uyumluluğunuz ise yüksekse o zaman da çatışmadan kaçmaya eğiliminiz artıyor.
Dövüş Kulübünün Son Kuralı
Kimseye bahsetmeyeceksin, evet anladık diyeceksiniz. Hepimizin aklında ilk kural kalmış. Aslında son kural şuydu:
Dövüş Kulübü'nde ilk gecense, dövüşmek zorundasın.
Şimdi, sosyal yaşantınızı bir tür yeraltı dövüş kulübü gibi düşünün (çok da zor değil). Ne 2020'lerin Vücutçu Yalvaç'ı gibi ne de 90'ların sonunun adonisli Brad Pitt'i gibi kaslı olmasanız da, sizin de eliniz armut toplamıyor. Birisi sosyal statünüze, dünyayı anlama şeklinize, yaşam tarzınıza, ailenize, total olarak benliğinize saldırıyorsa, o zaman meşru müdafaa hakkınız. Çatışmanız gerekiyorsa çatışın. Bırakın aktar düşünsün. Hem de güzel bir şey söyleyeyim mi? Bir yerde hiç çatışma yoksa, orası yaşamıyor demektir. Ekip yönetiyorsunuz ve hiç çatışma yok, demek ki elinizde müthiş bir problem var. Çünkü bu şu anlama gelir, insanlar birbiriyle çatışacak kadar birbirine güvenmiyordur. Güvenen insan çatışmayı göze alır. Farklı fikirlerin çatıştığını ve fakat mutlaka müzakere edildiğini bilmek herkesi geliştirir.
Sevgiyle kalın.