Utku Cevre

Gıda Güvenliğinde Ne Durumdayız?

Açlık, bir insanın günlük olarak minimum enerji ihtiyacını karşılayacak besini alamaması sonucu yaşanan rahatsız edici veya acı verici bir fiziksel duyumdur. Bir insanın sahip olduğu / erişebildiği yiyecek bitmişse ve bir gün veya daha uzun süreyi yemeden geçirmişse, yani isteği dışında açlık yaşamışsa bu noktada ciddi bir gıda güvensizliğine maruz kalmış demektir. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü'nün (FAO) 2023 verilerine göre dünya nüfusunun %9.1'i, diğer bir deyişle yaklaşık 734 milyon kişi yetersiz besleniyor. Oranı bölgeler bazında alınca, dünyanın en büyük problemlerinin birçoğunun temelini yansıtan gelir eşitsizliğinin boyutlarını görebilirsiniz (grafiği hemen bu paragrafın altında paylaşıyorum). Birleşmiş Milletler'in 2030'a kadar planladığı sürdürülebilirlik hedefleri kapsamında, tüm dünyada açlığı bitirme hedefi açısından incelenirse, Avrupa'daki yetersiz beslenme oranı %2.5'un altında ve bölge olarak hedef çoktan tutmuşken, örneğin Orta Afrika bölgesinde yetersiz beslenme oranı %30'ları geçiyor, yani hedeften fersah fersah uzakta (her yıl güncellenen bu sayfadan daha detaylı inceleme de yapabilirsiniz).

fao1

Belirli bölgelerdeki insanların çok yetersiz beslenmesi bu bölgelerin kalkınmasını sağlayacak insan kaynağının da yetişememesine yol açıyor. Evet, her gün iki yumurta yiyen, taze ve katkısız sebze/meyve/et tüketen dünyanın şanslı bölgelerindeki çocuklar, ucuz olduğu için ancak ultra işlenmiş gıdaları bulabilen, yeterince protein ve vitamin alamayan çocukları her alanda geçiyorlar. Böylece eşitsizlik makası giderek açılıyor, ortada yalnızca bir sömüren-sömürülen ilişkisi kalıyor. Bu durum bir bölgenin kendi içinde bile değişkenlik gösteriyor. Ekonomik durumun iyi olmadığı bölgelerde iyi beslenmeyen aileler, obezite, tansiyon, diyabet gibi hastalıklara daha fazla yakalanıyor. 2020'de Marmara Üniversitesi'nde doktora öğrencisi olan Umut Yiğit'in çöpler üzerinden giderek İstanbul'un ilçelerinden ortalama gelir düzeyi görece düşük olan Bağcılar ile görece yüksek olan Etiler'i karşılaştırdığı semt analizi çalışmasını anlatan bir videoyu da aşağıda paylaşıyorum.

Gıda güvenliğiyle ya da daha doğrudan bir ifadeyle, açlıkla mücadele ile ilgili olarak benim gördüğüm yapılması gerekenler:

  1. Yerli üretici desteklenmeli ve teşvik edilmeli. Bu çok uzun bir konu, Ali Ekber Yıldırım'ın Üretme Tüket: İthalat-Siyaset-Rant Kıskacında Tarım isimli kitabını herkese öneriyorum. Şunu da eklemek lazım, topraksız çiftçi olmaz. Son yıllarda birçok engelle mücadele etmek zorunda kalsalar da Brezilya'daki Topraksız Köylü Hareketi'ni (MST) takip etmenizi öneririm. Konunun geçmişini Türkçe'de en iyi Metin Yeğin'in Topraksızlar kitabında bulabilirsiniz.
  2. İsrafı engelleyecek tedbirler, gıda zincirinin tüm noktalarında mutlaka alınmalı. Genellikle sürdürülebilirlik konusu yalnızca üreticinin ve son tüketicinin sorumluluğuymuş gibi hatalı bir algı var. Oysa bir gıda soframıza gelene kadar sayısız aracının elinden geçiyor. Aslan payının sahibi olan büyük market zincirlerinin (indirim marketi olsun olmasın) israfı önleyici, vatandaşın iyi gıdaya (lütfen, iyi gıdaya) uygun fiyatlarla erişmesini sağlayacak kampanya ve uygulamalar yapması sağlanmalı.
  3. Gıda konusunda yardımlaşma sistematik hale getirilmeli ve toplum yardım isteme/yardım etme konularında eğitilmeli. Sanırım bu eğitim çocukluktan başlamalı. Bu defa bir çocuk kitabı önerisi vereyim. Yardım marketine giden bir aileyi küçük bir kızın gözünden anlatan Molly ve Şekerli Kurabiye kitabını yavrularımıza okumamızı öneririm. Kitabın mesajı, herkes bazen yardıma ihtiyaç duyar.

mollyveşekerlikurabiye

Toplumumuzu bir arada tutan temel direklerden olan yardımlaşmanın erozyona uğramaması için bunu gelenek, din veya feodal yapı kalıplarının ötesine taşıyarak yasayla korunan toplumsal bir alışkanlık haline getirmeliyiz. Mustafa Kemal Atatürk'ün şu sözünü unutmayalım:

Cumhuriyet bilhassa kimsesizlerin kimsesidir.

Hacer Foggo'yu takip ediyor musunuz bilmiyorum, ancak derin yoksulluk araştırmalarında anlattıklarını herhangi bir yerde okursanız ağlarsınız. Bir yerde yangın varsa söndürmek zorundasınız, o sebeple bu yoksulluğa karşı toplum olarak mücadele etmekten başka şansımız yok. BİSAM'ın Kasım 2024 verilerine göre ülkemizde dört kişilik bir ailenin sağlıklı ve dengeli beslenme maliyeti, yani kira, eğitim, ulaşım, sağlık harcaması gibi diğer giderleri hariç, yalnızca sağlıklı gıdaya erişme maliyeti ayda 20.967 TL. Sağlıklı gıdadan kasıt da tropik meyve, ithal kuruyemiş falan değil, bildiğiniz tavuk, süt, sebze, portakal, elma gibi olağan yiyecekler. En temel hak olan sağlıklı gıdaya erişim hakkını lüks olarak kabul edemeyiz. Yeterli beslenmediği için dünyadaki yaşıtlarıyla yarışamayan başkasının çocuğu değil, o da yurdumuzun evladı. Mühim olan ülkece, kimseyi fırsat anlamında geride bırakmadan, olan hasılayı hakça bölüşmek. Mahatma Gandi'nin tüm dünya için geçerli olan şu sözüyle bitireyim:

Dünya her insanı doyuracak kadar kaynak sağlar, ancak insanların açgözlülüğünü doyuramaz.

Sevgiyle kalın.

#deneme #yaşam_tarzı